ABD bölgede maça 11 kişi ile çıkmak istemiyor. 22 kişi artı hakemlerle beraber çıkmak istiyor. Amerika kim kaybederse kaybetsin kazanan kendisi olmak ...
ABD bölgede maça 11 kişi ile çıkmak istemiyor. 22 kişi artı hakemlerle beraber çıkmak istiyor. Amerika kim kaybederse kaybetsin kazanan kendisi olmak istiyor. Burada hem PKK'yı ve YPG'yi kendi hedefleri doğrultusunda kullanmak istiyor hem de Türkiye'yi kendi hedefleri doğrultusunda kullanmak istiyor. Bir diğer tarafta ise başka aktörler var. ÖSO içerisinde var, Haşdi Şabi içerisinde var, Şii'ler içerisinde var ve diğer radikal örgütlerin içerisinde kendilerinin etkileyip, yönetebildiği ve yönlendirebildiği yapılar var. Maksat ne? Kendi hedef ve menfaatlerine ulaşmak Türkiye de burada diyor ki ABD'ye sen kendi hedef ve menfaatlerine ulaşmak isteyebilirsin ama ben de kendi hedef ve menfaatlerime ulaşmak istiyorum. Bu noktada bir işbirliği yapacaksak bunu onurlu bir şekilde ve büyük Türk milletine yakışır bir şekilde yapmalıyız. Ben buna varım ve bunu yaparken de kavramsal bir doğruluk üzerine varım. Bizim Sayın Cumhurbaşkanımız kullanmış olduğu dil, kullanmış olduğu kavramsal değerler üzerinden anlattı her şeyi. Yani hem kavramsal değerlerden başladı, strateji üretti, operatif ve taktik seviyeleri söyledi. Aslında o konuşma çok güzel hazırlanmış bir konuşma ve o konuşma ile beraber ilk defa bir araya geldiler. Orada liderlikle alakalı elektriğin ortaya çıktığı, tavrın, kararın ortaya çıktığı bir görüşme oldu. Bunlar daha önce zaten konuşulmuştu ama liderlikle ilgili ortaya çıkan tavır, kararlılık ve konuşmadaki vurgularla Türkiye'nin bu işte ne kadar kararlı olduğu ortaya çıktı. Sayın Erdoğan'ın en önemli kurduğu cümle bence şu oldu 'YPG/PKK, hem bölgedeki inanç yapısını bozuyor, hem etnik yapıyı bozuyor' .Eğer siz gerçekten insanlık adına kavramsal değerlere inanıyorsanız bunlara izin vermemelisiniz!
